Omurga ve Omurilik Tümörleri - Spinal Tümörler
Genel bilgi
Omurga tümörü; kemik, bağ doku ve çevrelerindeki yumuşak dokuda gelişen tümörleri ifade eder. Omurilik tümörü ise omurilik veya onu saran kılıftan (dura) gelişir. Daha anlaşılır olması amacıyla her iki tümör tanımını da kapsayan “spinal tümör” terimi kullanılacaktır.
Spinal tümörler; ağır sakatlık/ölüm oranları ve erken tanı ve uygun tedavi metodları uygulandığında olumlu sonuçlar alınması nedeniyle nöroşirürji pratiğinde önemli yer tutmaktadırlar. Teknolojik ilerlemeye paralel olarak tanı olanaklarının artması, ve cerrahi tekniklerin (özellikle mikrocerrahinin) gelişimi ile tedavi başarısının oranı artmıştır. Merkezi sinir sistemi tümörlerinin yaklaşık % 10 ile % 25’i spinal tümörlerdir.
Spinal tümörleri yerleşim yerlerine göre sınıflamak tanı ve tedavide kolaylık sağlamaktadır. Bu nedenle sınıflandırmada tümörlerin dura ile ilişkisi dikkate alınmaktadır. Buna göre spinal tümörler ekstradural (dura dışında), intradural ekstramedüller (dura içerisinde ancak omuriliğin dışında) ve intramedüller (omurilik içinde) olarak gruplandırılır (Resim 1).
Spinal tümörlerde görülen en sık belirti, omurganın ilgili bölgesinde oluşan ve aşağı yukarı yayılan ağrıdır. Ağrı, özellikle gece ortaya çıkabilir ve fiziksel aktivite ile artabilir.Tümörün direkt omurilikten kaynaklanması durumunda veya omurgadan kaynaklanan tümörün omuriliğe baskı yapması durumunda omurilik bası bulguları görülebilir. Bunlar basının olduğu yere göre değişiklik gösterirler. Kol ve bacaklarda, göğüs bölgesinde uyuşma, el, kol ve bacaklarda kuvvet kaybı ve yürümede güçlük gibi bulgular ortaya çıkabilir.
Spinal tümörlerde tanı koyma işlemi hikaye ve fizik muayene ile başlar. Hastalarda daha önce geçirilmiş veya tedavi altında olan bir kanser hikayesi olabilir. Doktorunuz tümörden şüphelenirse sizden, röntgen, tomografi ve MR gibi görüntüleme tetkikleri isteyebilir. Bazen vücudun başka yerlerinde de tutulum olup olmadığını anlamak için sintigrafi veya PET/CT istenebilir.
Görüntüleme yöntemleri ile tümör tespit edilmişse tipini ve kaynağını öğrenmek için biyopsi yapılması bundan sonraki basamak olacaktır. Bu, çoğu zaman lokal anestezi altında iğne veya trokar biyopsisi olarak omurga cerrahları ya da girişimsel radyoloji uzmanları tarafından yapılabilir. Bazı durumlarda açık biyopsi tercih edilebilir. Biyopsi ile tümörün kaynağı ve tipi ortaya konabilirse, bundan sonraki tedavinin belirlenmesine yardımcı olacaktır.
Spinal tümörlerin cerrahi tedavisi tümörün kısmen ya da tamamen çıkartılmasıdır. Bu konudaki kararı cerrah vermelidir. Cerrahın karar verirken göz önünde bulunduracağı kriterler; tümörün tipi, yayılımı, kötü-iyi huylu olması, kemo-radyoterapiye hassas olup olmaması, nörolojik risk oranı ve beklenen yaşam süresi gibi kriterlerdir. Bu kriterler değerlendirilerek risk-yarar oranları ve olası diğer tedavi seçenekleri hastaya sunulacaktır.
Tümörün kendisinin veya yapılacak cerrahinin omurgada yaratacağı harabiyet ve buna bağlı gelişen anormal hareketlilik değerlendirilerek, omurganın metal implantlar ile tespiti (enstrümentasyon/plak-vida uygulaması) gerekebilir. Bu girişimler omurganın önünden veya arkasından, bazen de her iki taraftan yapılabilir.
Bazı iyi huylu tümörlerde, sadece tümörün olduğu kısım kazınarak çıkartılır ve kalan boşluk kemik veya kemik çimentosu ile doldurulur.
Kötü huylu tümörlerde ise tümörlü doku geniş olarak çıkartılıp omurgaya metalik fiksasyon-enstrümentasyon uygulanır. Ayrıca tümörle birlikte çıkartılan omurganın ön kısmına içi kemik ile doldurulmuş metal kafes konur. Metastatik tümörlerde ise tümörlü omurun kemik çimentosu ile doldurulması veya çıkarılarak enstrümentasyon-kafes işlemi uygulaması yapılabilir.
Cerrahiden sonra hastanede kalış süresi 3 ila 10 gün arasında sürebilir ve belli bir süre fizik tedavi ve rehabilitasyon yapılması gerekebilir. Hastanede ne kadar kalındığı fizik tedavinin gerekliliği, süresi ve evde yapılıp yapılamayacağına göre değişebilir. Bazı tümörler için cerrahi tedavi sonrası kemoterapi veya radyoterapi uygulanması gerekebilir. Bu tedavilerin uygulanması da toplam iyileşme süresini etkileyebilir.
Cerrahi olmayan tedavi yöntemleri gözlem, kemoterapi ve radyasyon tedavileridir. Ciddi semptomlara neden olmayan ve agresif yayılımı olmayan iyi huylu tümörler sık aralıkla çekilecek görüntüleme yöntemleri (genellikle MR) ile takip edilebilir. Ayrıca kötü huylu omurga primer tümörleri veya metastazları kemoterapi veya radyoterapiye hassas olabilir. Bu tip tümörlerde kemoterapi veya radyoterapi ilk seçilecek tedavi yöntemleri olabilir.
Omurganın kendisinden kaynaklanan kötü huylu tümörleri, tespit edildiği anda genellikle cerrahi tedavi tercih edilir. Amaç, kötü huylu tümör hücrelerinin bir an önce ortamdan uzaklaştırılmasıdır.
Primer kötü huylu veya metastatik tümörler ilerleyici nörolojik kayba veya kısa sürede gaita-idrar kontrolünün kaybolmasına neden oluyor ise yine cerrahi uygulanması gerekebilir.
Cerrahi tedavi, tümörün omurga sağlamlığını aşırı derecede bozması ve bunun neden olduğu anormal omurga hareketi olan hastalarda da bozulan omurun sabitlenmesi için gerekebilir.
Cerrahinin gerekli olabileceği bir diğer durum ise tümörün kemoterapi veya radyoterapiye hassas olmaması ve bu tedavilere cevap vermemesi durumudur.
Omurga tümörlerinin cerrahi tedavisi tümörün kısmen ya da tamamen çıkartılmasıdır. Bu konudaki kararı cerrahınız vermelidir. Cerrahınızın karar verirken göz önünde bulunduracağı kriterler; tümörün tipi, yayılımı, kötü-iyi huylu olması, kemo-radyoterapiye hassas olup olmaması, nörolojik risk oranı ve beklenen yaşam süresi gibi kriterlerdir. Bu kriterler değerlendirilerek risk-yarar oranları ve olası diğer tedavi seçenekleri size sunulacaktır.
Tümörün kendisinin veya yapılacak cerrahinin omurgada yaratacağı harabiyet ve buna bağlı gelişen anormal hareketlilik değerlendirilerek, omurganın metal implantlar ile tespiti (enstrümentasyon) gerekebilir. Bu girişimler omurganın önünden veya arkasından bazen de her iki taraftan yapılabilir.
Bazı iyi huylu tümörlerde, sadece tümörün olduğu kısım kazınarak çıkartılır ve kalan boşluk kemik veya çimento ile doldurulur.
Kötü huylu tümörlerde ise tümörlü doku geniş olarak çıkartılıp omurgaya metalik fiksasyon-enstrümentasyon uygulanır. Ayrıca tümörle birlikte çıkartılan omurganın ön kısmına içi kemik ile doldurulmuş metal kafes konur. Metastatik tümörlerde ise tümörlü omurun çimento ile doldurulması veya çıkarılarak enstrümentasyon-kafes işlemi uygulaması yapılabilir.